6. Bölüm - Gönüle Düşen Ateş
Sarı lale gibi boynun bükülür,
Sen sevda çekmeyi kolay mı sandın?
🥀Bestami Yazgan
*****
Elindeki telefonda tereddüt etmeden arayacak olduğu ismin üstüne geldi. İçinde oluşmaya mutluluk alev olmuş kalbinde çiçekler açtırıyordu. Bal gözlüsü onu hayatına dahil eder miydi? Kimse bilemezdi bunu ama tek bilinecek şeyse denemeden cevap verilemeyecek bir soru olduğuydu.
Deneyecekti. Şimdi harekete geçme vaktiydi.
*****
Sevda gönle düşen ateştir. Uykuları çalar ve en güzel anları onla yaşamak için kanat çırpan bir kuş misali kalpte uçar.
Sevdalı insan bakmadan görmeyi, konuşmadan onunla uzun uzun muhabbet etmeyi, dokunmadan onu hissetmeyi ve sevdiğinin hasretiyle yansa dahi gülümsemeyebilmeyi ve bu tadı bir ömür yaşamayı ister. Aklı yüreğe emanet edip bütün işi yüreğe gördürür, bu uğraşın adına da sevda der.
Elif kitabını eline almış gecenin sessizliğinde heyecanlı heyecanlı okuyordu. Film bittikten sonra Derya uyumak için Elif'in kardeşi ile birlikte kaldığı odaya gitmiş, Elif'in yatağında rüyalar alemine dalmış uyuyordu. Elif uzun zamandır okuyamadığı romanını fırsat bulmuşken okuyordu.
Elif, kitaba dalmışken gecenin sessizliğini telefon sesi böldü. Genellikle bu saatlerde Elif'i Derya'dan başka arayan olmazdı. Derya da içerde uyuduğuna göre kimdi onu arayan. Bir an için içini endişe kapladı.
Arayan kişinin babası olabileceğini düşünerek tedirginlikle telefona uzandı. Telefonu eline alınca ekranda yazan isimle hem rahatlamış hem de şaşırmıştıı.
Elif, telefonu açıp birkaç saniye bekledi.
"Efendim."
Elif, sesinin cızırtılı çıkmasını beklemiyordu. Sanki sesi titremişti. Onca yıldan sonra Ömer ile konuşurken tuhaf hissetmesi onu öfkelendiriyordu.
"Elif."
Ömer sevdiğinin ismini dudaklarından istemsize kaçan bir sır gibi söyledi. Artık zamanı gelmiş de kalbinde gömülü tomurcuğun çiçeklenmesini dilercesine öyle içten bir şekilde Elif dedi.
İki genç de konuşmadı bir süre. Sessizlikte kalp atışlarının sesinden başka ses çıkmıyordu. Elif'in sessizliği Ömer'in söyleyeceklerini beklediği, Ömer'inki ise diyeceklerinin sonucunda Elif'in vereceği tepkiyi kestiremediği içindi. Ömer kendisini toparlayarak konuya girdi.
"Yarın seninle yüzyüze konuşmak istediğim bir konu var."
İçinden hem de kalbimi hızlandıran bir konu dedi. Gelecek cevabın olumsuz olacağı korkusuyla nefes alış sıklığı azalmıştı. Ömer neredeyse nefesini tutuyordu.
"Yarın çalışıyorum."
Elif bir iki saniye duraksadı. Ömer artık kesin olumsuz cevap vereceğini düşünerek yüzü düştü. Açmaya hazır olarak bekleyen bütün tomurcukları tekrar kalbinin toprağına gömüldü.
"İşim bitince senin için uygunsa biraz geç vakit olacak ama buluşabiliriz. "
Elif'in cümlesini devam ettirmesiyle Ömer'in kalbinde oluşan sis şimdi baharın ışıltısını yansıtıyordu. Elif ona buluşabiliriz demişti ya gerisi önemli değildi. O ne zaman müsaitse Ömer için en uygun zaman o zamandı. Bal gözlüsünü korkutmak ve rahatsız etmeyeceğini bilse şu an kapısına giderdi.
" Olur, benim için uygun hiç sıkıntı yok."
Sırıtmasını toplamaya çalışarak "İş çıkışı konum atarsın istediğin yere gelirim."
" Peki, atarım."
Sohbet bitmişti ama telefonu kapatmaya Ömer'in gönlü el vermiyordu.
"O zaman yarın görüşürüz."
Elif'in veda kelimeleriyle yüzünü kaplayan aptal aşık ifadesini zar zor toplayarak konuştu.
"Görüşürüz Elif. İyi geceler."
Elif de iyi geceler diyince telefonu kapatmışlardı. Elif Ömer'in yüzyüze onunla konuşmak istediği konunun ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyordu. Fakat yıllarca iletişim halinde olmadıklarından konuşacakları bir konu olduğunu düşünmüyordu.
Elif, romanı tekrardan eline aldı ama kapağını açıp da okumayı şu an hiç istemiyordu. Ömerin yarın onunla konuşmak istediğini düşününce kalbinde oluşan hareketliliği hiç sevmemişti. Kendine kızarak "Saçmalama kalbim." diye azarladı.
Ömer'in dünyasında ise bahar şenlikleri vardı. Telefonu kapattıktan sonra kendini sırt üstü yatağa attı. Yüzündeki gülümseme oldukça güzel ve sevgi doluydu. Elini kalbine götürdü.
Ruhunu ve gönlünü saran sevdanın çiçekleri sanki açmak için ondan izin istiyorlardı. Kuşların cıvıltısını, esen bahar yelini hissediyordu. İçindeki sevda yangını harlamıştı. Gözlerini kapattı. Direk gözlerinin önüne bal gözlüsü geldi. Bu görüntü karşısında artık gözlerini açmak istemiyordu.
İki gencin konuşmasını sessizlik içinde dinleyen biri vardı. Ömer ne kadar mutluysa bu kişi o kadar çok sinirli ve mutsuzdu. Yarın için bir şeyler yapıp ikisinin buluşmasını engellemeye çalışacaktı. Yıllarca Sevde oğlunu o kızdan uzak tutmayı başarmıştı. Şimdi de uzak tutmasını bilirdi. O kendilerine yakışan, oğluna layık gelini bulmuştu.
Derya, su içmek için kalktığında Elif'inin koltukta belli bir noktaya bakarak düşüncelere daldığını gördü. Uykulu uykulu yanına gidip oturdu. Elif, Derya'nın geldiğini fark edince ona dönüp gülümsedi. Saçlarını karıştırmak için elini kaldırdı.
"Sakın yapma birbirine giriyor sonra."
Derya, tehdit eder gibi baş parmağını sallamıştı. Elif elini geri çekince Derya Elif'in omzuna başını koydu. Elif de omuzlarını oynattı başını çeksin diye ama Derya kolunu iki eliyle sıkı sıkı sardı.
"Bir şey olmuş belli halinden hadi anlat."
Elif, Derya kuzusunun onun her halinden anlamasını seviyordu. Derya ona bu hayatta kimsesiz olmadığını hissettiryordu. Tatsız bir şekilde gülümsedi. Durgunluğunu toparlamaya çalıştı. Sesini sabit tutmaya çalışarak;
"Önemli bir şey yok, sadece Ömer aradı."
Elif'in Ömer aradı sözünden sonra Derya başını koyduğu omuzdan kaldırdı. Gözlerini açabildiği kadar açtı.
"Nasıl Ömer aradı, bu saatte, ne dedi?"
Soluk almadan arka arkaya sorularını sıraladı. Elif onun bu haline kıkırdadı.
"Kızım cevap versene."
Biraz daha merak etmesi için söylemeden kalkmayı düşündü ama Derya kolundan tutup kalktığı yere tekrar oturttu.
"Yarın benimle konuşmak istedi. Nedenini sorma ben de bilmiyorum."
Elif, kendisinin kalbinde oluşan kıpırtıyı Derya'nın görmesinden korkarak gözlerini kaçırdı.
Derya içinden "Ben biliyorum nedenini." dedi. İkilinin arasındaki duygu akımını görmüştü. Elif'e belli etmemeye özen göstererek sırıttı. Elif'e Ömer'in onunla neden buluşmak istediğinin yanıtını verse buluşmaya gitmeyeceğini adı gibi bildiğinden sustu. Dudaklarından "Hadi inşallah" sözleri fısıltı şeklinde döküldü.
"Bir şey mi dedin."
Elif Derya'nın bir şeyler mırıldandığını duymuştu ama ne dediğini anlayamadı. Derya demedim anlamında omzunu silkti.
Elif ise konunun uzamasını istemediğinden ve fazla geç olmadan yatalım diyerek ayağa kalktı.
*****
Sabah olduğunda herkesin telaşı farklıydı. Kiminin telaşı ekmek kavgası, kimininki yürek tutuşması, kimininki de kibir ve bencillikte yarıştı.
Elif, sabah erkenden kalkıp hazırlandı, işe giderken her zaman yaptığı gibi Ali'yi Hanife'ye emanet etti. Daha sonra geçim derdiyle rızkı için işe gitmek üzere otobüs durağına yürüdü.
Ömer sabah gözlerini açtığında dünkü heyecanı hala taze duruyordu. Elif ile bugün buluşacak ve yıllarca tek başına taşıdığı sevdayı ona açacaktı. Bilgisayarda yapması gereken işleri yapıp daha sonra da tüm gününü kendini akşam Elif ile yapacağı konuşmasına hazırlayacaktı.
Ömer kalbinin kafesindeki sevda kuşunun kapısını açacaktı. Kanatlanan sevda kuşu yuvasını bulabilsin diye. Elif de sevda kuşunu alıp kabul etsin kendi kalbiyle buluştursun diye cümlelerini özenle seçiyordu.
Sevde ise bütün gece neredeyse uyumamıştı. Gözünü kırpmadan Elif denen kızı oğlundan uzak tutmak için planlar yapmıştı.
Sevde'nin aklı almıyordu oğlu nasıl o kızı severdi. Ömer'in aklını kesin türlü türlü işveyle cilveyle çelmişti. Başka açıklaması olamazdı. Zaten kalbi o kadar temizdi ki oğlunun kandırması kolaydı. Elif'i ailesinden dolayı sevmiyordu. Babası tam pislikti. Nerede, ne pislikler yaptığını tüm mahalle biliyordu. Annesini de oldu olası içi almamıştı. Hem sosyal hem de ekonomik olarak Elif denen kız ailesine yakışmıyordu. Öyle bir babadan iyi bir evlat çıkması mümkün değildi. Üstüne üstlük bir de Elif'in bakmakla yükümlü olduğu kardeşi vardı. Kendisi oğluna yük olacağı gibi kardeşi de yük olacaktı. Oğluna kanca takmaya çalışıyordu. Ama buna Sevde izin vermeyecekti.
Oğlunun gözü boyandığı için etrafındaki güzelliği göremiyordu. Hayata geçireceği planı için ikizlerin annesi Ahsen'i aradı. Oğluna ve ailesine yakışan en uygun kız Ece 'ydi. Yılların verdiği bir aile dostluğu vardı. Ece hem okumuş hem de kültürlüydü, gelini olacaksa bu kişi ancak Ece olmalıydı.
*****
Akşam işi bitince Elif, Ömer'e mesaj atmıştı. Ömer telefonun başında bekliyordu ki beklediği mesaj gelir gelmez gelen konuma doğru arabaya binerek yola çıktı.
Her zaman olduğu gibi sevdanın yolları taşlıydı. Yüreğiyle o yola girmeyen ilerleyemezdi. Bu yolda aşıkı ayakta tutan da yandıkça daha gür çıkan kalbindeki bahar çiçekleriydi. Sevmek ise aşık için bereketti.
Elif, beklenmedik bir telefonla acele ile Ömer'i beklediği yerden ayrıldı. O sırada hissettiği korku ve endişe ile Ömer'e haber vermek aklına dahi gelmemişti. Her şey yolunda giderken Elif'in hayatında yine bir zorluk ortaya çıkmıştı.
Yorumlar
Yorum Gönder