OUGHT TO


 

OUGHT TO

1)..-meli, ..zorunda değil mi?

2) zorunluluk, mantıksal sonuç, gereklilik, tavsiye, neyin yapılmasının uygun olduğu

3) should ile yakın anlamlı ama should daha yaygın

4)Oughtn't she to work harder? (Daha sıkı çalışmak zorunda değil mi?)

I have lived in Ankara for 10 years, I ought to know it. (10 yıldır Ankara'da yaşadım, bilmeliyim.)

What do you think I ought to do now?(Şimdi ne yapmam gerektiğini düşünüyorsun?)

Yorumlar